Epilepsi (Sara)

Epilepsi ya da yaygın olarak kullanılan ismiyle sara hastalığı; beyinde yer alan sinir hücrelerinde, geçici süreyle meydana gelen anormal elektrik aktivitesine bağlı olarak beynin normal aktivitesinin bozulması olarak tanımlanabilir. Epilepsi, nöbetler şeklinde seyreden nörolojik bir hastalıktır. Nöbet sırasında beyinde anormal elektrik aktivitesi oluşur ve bunun sonucunda normal beyin aktivitesi, geçici olarak bozulur. Nöbetler, istemsiz kasılmalar ile seyreder. Hastada bilişsel ve duyusal değişimler görülür. Epilepsi hastaları, nöbet dönemleri haricinde son derece sağlıklıdır.

Dünya nüfusunun yaklaşık olarak %1’ini etkileyen epilepsi hastalığı aynı zamanda nörolojik rahatsızlıklar arasında en sık görülen 4. hastalıktır. Yaşam süresi boyunca yalnızca bir kez epilepsi nöbeti geçirenlerin oranı ise %5’tir. Sıklıkla genç ve yaşlılarda görülse de hemen her yaşta ortaya çıkabilen epilepsi, kadın ve erkeklerde eşit oranda görülür. Epilepsi hastalığı, 3 etiyolojik gruba ayrılır. Altta yatan bir neden olmaksızın görülen epilepsi türü idiyopatik, nedeni bilinen epilepsi türü semptomatik ve son olarak nedeni bilinmeyen epilepsi türü kriptojenik olarak gruplandırılır.

Epilepsi Nedir?

Pek çok farklı nedene bağlı olarak oluşabilen epilepsi hastalığı, gelişigüzel şekilde oluşan nöbetler ile seyreden, tekrarlayıcı nitelikte nörolojik bir hastalıktır. Nöbetler, beyindeki belli bir nöron grubundaki anormal elektrik aktivitesine bağlı olarak oluşur. Nöbet sırasında beyin fonksiyonları geçici olarak bozulur. Epilepsi nöbetlerinin çok farklı çeşidi bulunda da temelde parsiyel ve jeneralize (tonik - klonik) nöbetler olmak üzere iki türde toplanır. Parsiyel nöbet türü, beynin sınırlı bir bölgesinden kaynaklanırken, jeneralize nöbetler ise geniş bir alandan kaynaklanır. Halk arasında sara dendiğinde akla gelen epilepsi nöbet türü jeneralizedir. Epilepsi nöbetleri sırasında beyin fonksiyonları bozulur. Dolayısıyla kişide kontrol edilemeyen vücut hareketleri ve bilinç kaybı gelişir. Bazı nöbetler daha belirgin belirtilere yol açarken bazıları daha siliktir. Ayrıca nöbet sırasında yaşananlar da kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Epilepsi nöbetlerinin, 30 saniye ile 2 dakika kadar sürmesi beklenir. Ancak 5 dakikadan daha uzun nöbetler, acil tıbbi yardım gerektirir. Epilepsi belirtileri, vücut hareketlerinin kontrol edilememesi, titreme, baygınlık, idrar kaçırma, bilinç ve hafıza kaybı olarak sıralanabilir. Epilepsi nöbetinden sonra görülen semptomlar ise şaşkınlık, yorgunluk ve kokulara karşı hassasiyet şeklinde sıralanabilir.

Epilepsi Neden Olur?

Halk arasında sara olarak da bilinen epilepsi hastalığının neden kaynaklandığı, genellikle muayene ve diğer tetkik yöntemleriyle anlaşılamaz. Neden kaynaklandığı belirlenen epilepsi türleri ise çoğunlukla doğum travması, konjenital anomaliler, beyin damar hastalıkları ve beyin iltihaplanması gibi nedenlere bağlı olarak oluşur. Kafa travmaları, alkol kullanımı da epilepsiye yol açan etkenler arasında yer alır. Tüm bunlara ek olarak, tümör varlığı ve yaşa bağlı olarak gelişen beyin damarlarının daralması gibi etkenler de epilepsi hastalığına neden olabilir.

Epilepsi Türleri Nelerdir?

Epilepsi hastalığının türleri, beyinde tutulmanın görüldüğü bölgeye bağlı olarak farklılık gösterir. Epilepsi hastalarında yalnızca tek bir nöbet türü olabileceği gibi birden fazla nöbet türü de görülebilir. Sık görülen epilepsi türlerinin bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:

• Absans Nöbetler: Çocukluk çağında daha sık görülür. Nöbet sırasında kişi, dalgın, hayallere dalmış ve düşünceli olarak görülür. Kişi, yaptığı eylemi birden bırakır ve kısa bir süre boyunca hareketsiz, donuk şekilde kalır. Bu sırasında kişi, sorulan sorulara cevap vermez. Dışarıdan bakıldığında dalmış ve umursamaz olarak görülür. Erken yaş döneminde görülen absans nöbetlerinin bu özellikleri nedeniyle hastalık, genellikle dikkat bozukluğu ile karıştırılır. İleri yaşlarda ise kişi, nöbet sırasında tekrar eden el ve dudak hareketleri yapabilir. Anlamsız sözler söylemek ve yürümek gibi eylemler ileri yaşlarda görülen absans nöbetlerin karakteristik özelliklerindendir. Kısa süreli olan bu nöbet türü sona erdiğinde kişi, nöbet sırasında yaşananları hatırlamaz.
• Basit Parsiyel Nöbetler: Bu nöbet türü, nöbetin hangi beyin bölgesinden kaynaklandığına göre farklı şekilde gelişir. Frontal, temporal veya parietal lobdan kaynaklanabilen basit parsiyel nöbetler, farklı belirtilere yol açar. Beynin frontal lobundan kaynaklanan nöbetlerde kişi, kolunu yukarı kaldırır veya başını sağa sola çevirir. Nöbet sırasında sol kol yukarı kaldırılırsa ya da kişi başını sola çevirirse nöbet, sol frontal lobtan kaynaklanır. Aynı şekilde hareketler sağ taraflıysa nöbet, sağ frontal lobtan kaynaklanır. Beynin bu bölgesinde konuşma merkezi bulunur. Dolayısıyla frontal lobdan kaynaklı nöbetler sırasında kişide geçici konuşma bozukluğu görülür. Todd paralizisi olarak bilinen geçici felç durumu oluşabilir. Beynin temporal lobundan kaynaklanan nöbet türü motor nöbet olarak da tanımlanır. Motor nöbet türünde kişide uyuşukluk, sersemlik, terleme, bulantı, korku, kötü koku ve tat alma gibi belirtiler oluşur. Ayrıca aynı olayı daha önce yaşamış olma hissi olarak tanımlanabilen deja vu da bu nöbet türünde yaygındır. Parietal lob ise vücuttan toplanan uyaranların işlendiği, algılandığı beyin bölgesidir. Bu bölgeden kaynaklanan nöbetlerde kişi, pek çok farklı duyu hissedebilir. Ağrı ve uyuşukluk gibi belirtilere rastlanabilir.
• Jeneralize Nöbetler: Epilepsi hastalığı denildiğinde akla gelen ilk nöbet türü olma özelliğini taşıyan Jeneralize nöbet türünde kişi, nöbet başladığı sırada kaskatı kesilir ve bu durumu takiben yere yığılır. Tüm vücut kasları sürekli olarak kasılıp gevşer. Kişinin bilinci bu sırada kapalıdır. Nöbetin sona ermesiyle birlikte kişinin bilinci yavaş bir şekilde açılır. Hastanın bilinci yerine geldiğinde kişi şaşkındır ve kendisini son derece yorgun hisseder.
• Kompleks Parsiyel Nöbetler: Bilinci etkileyen bu nöbet türünde kişi, nöbet anını hatırlayamaz. Nöbet sırasında kişi etrafta dolaşır. Bu sırada üzerindeki kıyafetleri çekiştirebilir; yalama, yutkunma ve çiğneme hareketleri yapar.


Epilepsi türlerinde hastanın bilinci kapalı olduğundan nöbet sırasında kişinin yalnız bırakılmaması ve güvenliğinin sağlanması son derece önemlidir. Epilepsi nöbeti geçirdiği fark edilen kişi, yavaşça yere yatırılmalı, istemsiz hareketleri engellenmemeli ve çevresindeki sert cisimler kişiden uzaklaştırılmalıdır. Hastanın solunumunun rahatlaması için sola doğru yatırılması önerilir. Nöbet süresinin 5 dakikadan uzun sürmesi durumunda 112 acil çağrı merkezi aranmalıdır.

Epilepsi Tanısı Nasıl Koyulur?

Epilepsi nöbetleri sırasında meydana gelen anormal elektrik aktivitesine bağlı olarak bilinç kapanır. Dolayısıyla kişi nöbet sırasında yapılan eylemleri bilinçsiz bir şekilde yapar ve bu esnada yaşanan olayları hatırlamaz. Bu yüzden epilepsi hastası hekime geldiğinde yaşananları olması gerektiği gibi anlatamaz. Doğru tanı için hastanın hikayesi son derece önemli olduğundan hasta yakınlarının ya da nöbet sırasında kişinin yanında bulunan bireyin, hasta ile birlikte hekime gelmesi gerekir. Hastanın anamnezinin alınmasının ardından fizik muayenesi yapılır. Gerekli durumlarda tanıya yardımcı olan EEG, BT, MR, PET gibi radyolojik görüntüleme tetkikleri istenebilir. Tüm bulgular ışığında kişiye epilepsi tanısı koyulur.

Epilepsi Nasıl Tedavi Edilir?

Epilepsi hastalığının tedavi yöntemleri, hastalığın tamamen ortadan kalmasını sağlamasa da nöbet sıklığının azaltılması ya da tamamen önlenmesi açısından son derece etkilidir. Farklı bir deyişle, uygulanan tedavi yöntemi ile kişinin yaşam kalitesi yükseltilir. Epilepsi hastalığının türüne ve kişinin genel sağlık durumuna bağlı olarak ilaçlı tedavi düzenlenir. İlaç tedavisi süresince ilacın belirtilen dozda ve düzenli olarak kullanılması son derece önemlidir. Bir süre nöbet geçirilmemesi durumunda ilaç kullanımı, hekime danışılmadan bırakılmamalıdır.

Eğer sizde ya da bir yakınınızda epilepsi belirtileri varsa bir nöroloji uzmanına görünerek muayene ve tedavi olabilirsiniz.

Dr. Elif Nalan Tolgay

Düzenli Olarak Sağlık Kontrollerinizi Yaptırın.

Hemen tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi nörolojik hastalıklarda da erken tanı son derece önemlidir.