Demans ya da farklı bir ifadeyle bunama hastalığının en yaygın formu olan Alzheimer, beyin hücrelerinin ölümüyle seyreden, ilerleyici nitelikte nörolojik hastalıklardan biridir. Kişinin bilişsel fonksiyonlarının azalmasına yol açan beyin hücrelerinin ölümü, kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını kontrol etmekte zorlanmasına neden olur. Çoğunlukla 60 yaşından sonra ortaya çıkan Alzheimer hastalığının semptomları da zaman içinde yavaş bir şekilde gelişir. Beyin hücrelerinin ölmesiyle birlikte beyin küçülür. Zamanla kişinin, günlük işlerini yapmak konusunda zorlanmasına neden olur.
Alzheimer, sık görülen nörolojik hastalıklardan biridir. Başlangıç döneminde basit unutkanlıklara yol açar. Bu yüzden hastalık, kişinin kendisi ve çevresindekiler tarafından erken dönemde fark edilmez. Zamanla kişi, yakın geçmişte olan olayları unutmaya başlar. İlerleyen dönemlerde ise arkadaşlarını ve hatta kendi ailesini bile tanıyamaz. Bu dönemi takiben Alzheimer hastaları, kendi temel ihtiyaçlarını karşılayamaz ve bakıma muhtaç hâle gelir.
Bir demans türü olan Alzheimer hastalığı, ilerleyici tipte olan nörolojik bir rahatsızlıktır. Ortalama yaşam süresinin uzamasıyla birlikte görülme sıklığı artan Alzheimer, günümüzde 65 yaş üstündeki her 100 kişiden 8’inde görülür. Normalde zaman içinde herkesin beyin hücrelerinde kayıp yaşanır. Alzheimer hastalığında ise bu kayıp çok daha hızlı seyreder. Alzheimer, beyinde yer alan beta amiloid isimli normal olmayan proteinlerin birikimiyle gelişir. Beyinden atılamayan bu proteine bağlı olarak beyinde bulunan sinir hücrelerinin birbiriyle olan bağlantısı kesilir. Böylece beyin hücrelerinin ölümü başlar. Zihinsel işlevlerin yavaş yavaş kaybolmasına yol açan Alzheimer, aynı zamanda beynin küçülmesine neden olur. Büzüşme şeklinde gerçekleşen bu küçülme, kişinin bilişsel fonksiyonlarında gerilemeye yol açar. Alzheimer başlangıç dönemi belirtilerinden olan hafif unutkanlık, zaman içinde ilerler. Unutma, yakın tarihten başlayarak daha önceki zamanlara doğru gerçekleşir.
Halk arasında bunama olarak da bilinen demans, bilişsel fonksiyonların kaybına bağlı olarak kişinin yaşam kalitesini düşüren bir hastalıktır. Unutkanlık başta olmak üzere soyut düşünce sisteminin bozulması, görsel ve duyusal işlemlerin etkilenmesi söz konusudur. Alzheimer ise demansa yol açan hastalıklardan biridir.
Alzheimer hastalığının en yaygın ve aynı zamanda ilk görülen belirtisi, unutkanlıktır. Başlangıç dönemi Alzheimer hastalarında oluşan unutkanlık, kişinin yaşam kalitesini bir miktar düşürse de bu dönemde kişinin günlük işlerini pek etkilemez. İyi eğitimli kişiler, başlangıç döneminde ortaya çıkan hafif şiddette unutkanlık belirtisini çok iyi tolere eder. Alzheimer hastalığının başlangıç aşamasında, bilinç bulanıklığı, kişi ve nesnelerin adlarını hatırlayamama, yolların karıştırılması, evi bulamama, karar verme güçlüğü, kafa karışıklığı, aynı şeylerin sürekli tekrar edilmesi gibi belirtilere görülür. Ayrıca Alzheimer hastaları bu dönemde dalgalı ruh hâline sahiptir. Hastalık ilerledikçe unutkanlığın şiddeti de artar. Böylece gündelik işleri pek etkilemeyen ufak tefek unutkanlıklar şiddetlenerek kişinin, heyecanlı, öfkeli, şüpheci, hırçın ve saldırgan olmasına yol açar. Alzheimer hastalığının orta dönem belirtileri arasında konuşma güçlüğü, hatırlanmayan olayların inkârı, adaptasyon güçlüğü, halüsinasyon gibi semptomlar yer alır. Ayrıca kişi zaman ve tarih konusunda da tereddütler yaşayabilir. İlerleyen dönemde semptomlar ağırlaşır ve bu durum, kişinin yaşam kalitesinin son derece düşmesine sebep olur. İdrar kaçırmak, konuşma kaybı, yeme güçlüğü, yardım almadan pozisyon değiştirememek gibi belirtiler, Alzheimer hastalığının ileri dönem belirtileri olarak sıralanabilir.
Alzheimer hastalığı hakkında hâlâ pek çok farklı çalışma yürütülse de henüz hastalığın neden kaynaklandığı tam olarak anlaşılamamıştır. Farklı bir deyişle beyinde beta amiloid adlı proteinin birikimine bağlı olarak yaşanan sinir hücrelerinin ölümü Alzheimer’a yol açsa da bu durumun neden kaynaklandığı henüz aydınlanmamıştır. Alzheimer hastalığına yol açtığı düşünülen nedenlerin bir kısmı, ileri yaş, ailede Alzheimer öyküsü varlığı, APOE4 geni taşıyıcılığı, kolesterol, hipertansiyon, obezite, Tip-2 diyabet, travmalar, yaşanan depresyonlar, asosyal yaşam tarzı, uyku düzeni problemleri ve düşük eğitim seviyesi şeklinde sıralanabilir. Yapılan araştırmalar, Alzheimer hastalığının erkeklere kıyasla kadınlarda daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Bunun sebebi de kadınların erkek nüfusuna kıyasla daha uzun yaşamasıdır. Alzheimer hastalığının kesin olarak nedeni bilinmese de Alzheimer hastalarının beyninde oluşan beta amilod plaklarının, gelecekte hastalığın neden kaynaklandığının belirlenmesinde önemli rol oynayacağı düşünülür.
Alzheimer belirtileri gösteren kişinin nöroloji uzmanına başvurması durumunda öncelikli olarak hastanın ayrıntılı anamnezi alınır. Ardından hekim, hastanın duyularını, dengesini ve nörolojik işlevlerini ölçer. Kişinin hafızasının ölçümü için bazı nörolojik testler yapılır. Gerekli durumlarda tanını için laboratuvar testlerinin yanı sıra MR (manyetik rezonans), BT (bilgisayarlı tomografi), PET (pozitron emisyon tomografisi) gibi radyolojik görüntülemeler yapılabilir. Ayrıca tanı için bazı gen testleri ve psikiyatrik değerlendirmeler de gerekebilir. Elde edilen tüm bilgiler ışığında kişiye Alzheimer tanısı koyulur. Alzheimer, yalnızca kişinin kendisini değil yakın çevresini de etkileyen bir rahatsızlıktır. Bu yüzden hekim, hastanın ailesini kapsamlı olarak bilgilendirir. Evde bir takım düzenlemeler yapılması, kişiyi oyalayacak işler verilmesi, evin belirli bölgelerine notlar asılması gibi Alzheimer hastasının yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen öneriler verilir. Hastaya nasıl davranılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunur.
Alzheimer hastalığının tedavisi, hastalığın ilerleyişini yavaşlatmaya ve kişinin yaşam kalitesini artırmaya yöneliktir. Alzheimer tedavisi, hastalığın derecesine göre farklı şekillerde yapılır. Kişiye özel olarak düzenlenen tedavi türlerine, çoğunlukla düşük dozda ilaçlar ile başlanır. İlerleyen dönemde ilaçların dozu kademeli olarak artırılır. Böylece hem hastanın hem de ailesinin hayat kalitesinin artması sağlanır. İlerleyici bir hastalık olan Alzheimer varlığında hasta, tüm tedavi yöntemlerine rağmen zaman içinde kötüleşir ve bakıma muhtaç hâle gelir. Bu dönemde hastaya, hastanın kendi ortamında bakım verilmelidir. Ailesiyle yaşamayan Alzheimer hastalarının, farklı bir evde bakılması hastanın kötüleşmesine yol açar. Bu nedenle bakım, gerektiğinde nöbetleşerek hastanın evinde verilmelidir.
Alzheimer hastalığının kendi seyrine bırakılması durumunda hastada beyin hücrelerinin yıkımı hızlanır. Dolayısıyla hastanın yaşam kalitesi kısalır. Alzheimer hastalığında yaşam kaybı sıklıkla, akciğer enfeksiyonlarına bağlı olarak oluşur. Bu durumun temel sebebi yutkunma refleksleri zayıflayan kişinin akciğerlerine, beslenme sırasında gıda maddelerinin kaçmasıdır. En sık ikinci yaşam kaybı nedeni ise kalp hastalıklarıdır. Uzun süre ile yatağa bağımlı kalan Alzheimer hastalarında dolaşım sisteminde pıhtı oluşumu yaygındır. Bu yüzden hastalığın kesin tedavisi olmasa da süreci yavaşlatmak için hasta mutlaka nöroloji uzmanı tarafından takip ve tedavi edilmelidir. Hastaya reçete edilen ilaçların belirtilen doz ve zaman aralığında alınması da tedavi sürecinin olumsuz etkilenmemesi için son derece önemlidir.
Yapılan çalışmalar, Alzheimer hastalığının zihinsel, sosyal ve fiziksel açıdan pasif kişilerde daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Alzheimer hastalığından korunmak için, hastalığının risk faktörlerini azaltmak gerekir. Bu nedenle düzenli olarak egzersiz yapmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, kitap okumak, yazı yazmak, yeni bir dil öğrenmek ya da müzik aleti çalmayı öğrenmek, Alzheimer riskini azaltabilir. Var olan diğer hastalıkların kontrollerini yaptırmak, alkol ve sigara kullanımından uzak durmak da kişinin Alzheimer hastalığına yakalanma ihtimalini düşürebilir.
Eğer sizde ya da bir yakınınızda Alzheimer belirtileri varsa bir nöroloji uzmanına görünerek muayene ve tedavi olabilirsiniz.
Hemen tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi nörolojik hastalıklarda da erken tanı son derece önemlidir.